MASAL TERAPİ- JUDİTH MALIKA LIBERMAN
Judith Malika Liberman kimdir?
Masal anlatıcısı, eğitmeni ve sanat
terapistidir. 1978’de Paris’te doğan Liberman, günlerin ateş başında masallar
anlatılarak sona erdiği bir komünde büyüdü. 14 yaşında masal anlatıcısı olmak
için ilk workshop’una katılmıştır. Paris Konservatuarı’nda profesyonel masal
anlatıcılığı eğitimi almıştır. Ayrıca tiyatro eğitimi almıştır ve Paris’te iki
tiyatronun kurucuları arasında yer almaktadır.
Üniversiteler ve UNESCO ile işbirliği
içinde Türkiye’de masal anlatıcılığının yeniden canlanmasına katkıda bulunan
Liberman, İstanbul’da düzenli olarak masal anlatma geceleri düzenlemekte, masal
anlatıcısı olmak isteyenler için eğitimler düzenlemektedir.
Bir Varmış Bir Yokmuş filminin senaryo danışmanlığını yapan
Liberman, NTV Radyo’da haftalık yayınlanan “Masal Bu Ya” programını
hazırlamaktadır. Liberman masalların içsesimiz ve birlikte yaşadığımız insanlarla
bağlantı kurmamıza yardım ettiğine, dünyayı değiştirmek adına ilham verdiğine
inanmaktadır.
Kitaba Dair:
Kitap Doğan Novus yayınevinden çıkmış,
ilk baskısını Mart 2015’te yapmıştır. Bir buçuk yıllık süreçte 32. Baskısına
ulaşmıştır. Kitap toplamda 285 sayfadır.
Aslına bakarsak Liberman kitabın
giriş kısmında oldukça güzel anlatmıştır kitabını:
“Sevgili yolcu;
Bu kitap senin için
bir pusula olsun diye hayal edildi. Onu çantanda taşı. Kendini bir yol
ayrımında bulduğunda; gözlerin acaba nereye varıyor bu yollar diye bir o yola
bir bu yola kararsızlıkla bakarken kitabını çantandan çıkar. Kitap yolunu
bulmanda sana yardım edecektir.
Bu kitapta okuyacağın
masallar dünyanın dört bir yanından gelen, pek çok farklı gelenekten toplanmış
bilgelik hazineleridir.”
Kitapta farklı kültürlere ait toplamda
elli dört masal yer almaktadır. Her masaldan sonra masala ait dört bölüm
karşılar bizi: mesaj, seyir defteri, alıştırmalar ve alıntılar.
Mesaj kısmı, Liberman’ın masalla ilgili
kendi yorumudur. Ben bu masaldan nasıl bir ders çıkarmalıyım sorusuna cevaptır
bir nevi. Yorumlar geneldir.
Seyir defteri bölümleri kitapta benim
ilgimi çeken asıl bölümlerdi diyebilirim. Bu bölümde yazar, okuyucuda kendini
sorgulatmayı amaçlıyor. Okuyucuya sorular soruyor ve cevaplamasını istiyor.
Alıştırma kısımlarında ise yazar
okuyucudan masalla ilişkili bir şey deneyimlemesini istiyor.
Masalların alıntı kısmında ise bir
düşünürün sözüne yer verilmiştir.
Kitaptan beğendiğim
bir masalı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sucu ve Çatlak Testi
(s-34)
Bir zamanlar geçinmek
için yaşadığı kasabaya uzak bir nehirden her gün su taşıyan bir sucu varmış. Su
taşımak için omuzlarında dengede tuttuğu sopanın iki ucuna iki toprak testi
asıyormuş. Testilerden biri parlak kırmızı renkte, düzgün ve tamamen su
geçirmezmiş, diğeri ise eski, rengi solmuş ve biraz çatlakları olan bir
testiymiş. Hatta sucu yolda giderken biraz su sızdırıyormuş.
Zaman geçtikçe
testinin çatlakları öyle artmış ki sucu kasabaya ulaştığında taşıdığı suyun
ancak yarısını getirebiliyormuş. Testi her gün daha fazla su sızdırmaya
başlamış.
Testi için bu durum
öyle büyük utanç kaynağı haline gelmiş ki sonunda utancını daha fazla
gizleyemeyerek sucuya seslenmiş: '' Sahip lütfen beni kır! At beni! Kurtul
benden! Bu ıstıraba artık katlanamıyorum. Ben artık suyu tutamıyorum ve benim
kusurlarım yüzünden sen her gün iki kat fazla çalışmak zorunda kalıyorsun.
Benim yerime işini daha iyi görecek bir testi al. Böylece daha az çalışıp daha
çok kazanırsın... Lütfen bu ıstıraba bir son ver artık.''
''Ah'' demiş sucu, ''
sen kendin hakkında böyle mi düşünüyorsun? Öyleyse lütfen izin ver de yarın
nehirden dönerken sana bir şey göstereyim.''
Ve ertesi gün iki
testiyi de doldurup her zaman yaptığı gibi birisini sopanın sağına, çatlak
olanı da soluna takan sucu patikanın sağını işaret ederek sormuş: ''Ne
görüyorsun, söyle.''
Testi cevaplamış:
''Toz toprak, taşlar görüyorum.''
Bunu duyan sucu yolun sol tarafını göstererek sormuş: ''Peki bu tarafta ne
görüyorsun?
Testi cevaplamış: ''Ah, bu tarafta çimen, yabani otlar ve çiçekler var.''
''Evet'' demiş sucu, '' bu güzelliği her gün bu patikanın bu tarafına biraz su
damlatarak sen yaptın. Toprağın susuzluğunu giderdin, uyuyan tohumlara can
verdin ve açan çiçekleri besledin. Her hafta patikanın bu yanından çiçek toplayıp
karıma götürüyorum, bu güzelliğin onun benim hayatıma getirdiği güzelliği
anımsattığını bilsin istiyorum. Ve evimden bu yüzden neşe hiç eksik olmuyor.
Evet çatlak testi, su taşımak konusunda yeterli olmayabilirsin ama suyunu fark
etmeden toprakla paylaşarak üzerinde yaşadığımız yeri besleyip
güzelleştiriyorsun.''
Mesaj: Olduğun halinle mükemmelsin.
Hepimiz bir şekilde
birer çatlak testiyiz. Mükemmellik ulaşılması mümkün olmayan bir hedef. Eğer bu
dünyaya bir katkı sağlayacaksak bunu bir bütün olarak, hem güçlü hem zayıf
yönlerimizle yaparız. Kendimize ait özellikleri dışlayarak dünyaya bir yarar
sağlayamayız. Artık kendi '' çatlaklarını'' kucaklama, onların seni biricik
yapan şeyler olduğunu kabul etme zamanı. Onlarla muhteşem ve tamsın.
Seyir Defteri
Kendini suçladığın bir
kişilik özelliğini düşün:
1- Bu
özelliğin seni veya dolaylı olarak içinde bulunduğun toplumu ne şekilde
etkiliyor?
2- Olduğun
halinle mükemmel olduğuna inanman için sence ne yapmalısın?
Alıştırma:
Kırık Fincan
Güzel
bir kırık fincan bulmaya çalış. Büyükannenin evine veya bir ikinci el pazarına
bakabilirsin. Dolabın arkalarında unutulmuş, çocukluğundan kalma eski bir
fincan da olabilir bu. Bu fincanı kahvaltı fincanın yap. Kusurlarımızın
güzelliğini, o fincanı eşsiz yapanın kusuru olduğunu hatırlatması için günün
ilk çayını veya kahvesini bu fincanla iç.
Alıntı: "Bir çatlak var her şeyde, ışık işte böyle girer içeriye."
Leonard Cohen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder