11 Mayıs 2017 Perşembe

MASAL TERAPİ

MASAL TERAPİ- JUDİTH MALIKA LIBERMAN
Judith Malika Liberman kimdir?
Masal anlatıcısı, eğitmeni ve sanat terapistidir. 1978’de Paris’te doğan Liberman, günlerin ateş başında masallar anlatılarak sona erdiği bir komünde büyüdü. 14 yaşında masal anlatıcısı olmak için ilk workshop’una katılmıştır. Paris Konservatuarı’nda profesyonel masal anlatıcılığı eğitimi almıştır. Ayrıca tiyatro eğitimi almıştır ve Paris’te iki tiyatronun kurucuları arasında yer almaktadır.


Üniversiteler ve UNESCO ile işbirliği içinde Türkiye’de masal anlatıcılığının yeniden canlanmasına katkıda bulunan Liberman, İstanbul’da düzenli olarak masal anlatma geceleri düzenlemekte, masal anlatıcısı olmak isteyenler için eğitimler düzenlemektedir.
Bir Varmış Bir Yokmuş filminin senaryo danışmanlığını yapan Liberman, NTV Radyo’da haftalık yayınlanan “Masal Bu Ya” programını hazırlamaktadır. Liberman masalların içsesimiz ve birlikte yaşadığımız insanlarla bağlantı kurmamıza yardım ettiğine, dünyayı değiştirmek adına ilham verdiğine inanmaktadır.

Kitaba Dair:
Kitap Doğan Novus yayınevinden çıkmış, ilk baskısını Mart 2015’te yapmıştır. Bir buçuk yıllık süreçte 32. Baskısına ulaşmıştır. Kitap toplamda 285 sayfadır.
Aslına bakarsak  Liberman kitabın giriş kısmında oldukça güzel anlatmıştır kitabını:
“Sevgili yolcu;
Bu kitap senin için bir pusula olsun diye hayal edildi. Onu çantanda taşı. Kendini bir yol ayrımında bulduğunda; gözlerin acaba nereye varıyor bu yollar diye bir o yola bir bu yola kararsızlıkla bakarken kitabını çantandan çıkar. Kitap yolunu bulmanda sana yardım edecektir.
Bu kitapta okuyacağın masallar dünyanın dört bir yanından gelen, pek çok farklı gelenekten toplanmış bilgelik hazineleridir.”
Kitapta farklı kültürlere ait toplamda elli dört masal yer almaktadır. Her masaldan sonra masala ait dört bölüm karşılar bizi: mesaj, seyir defteri, alıştırmalar ve alıntılar.
Mesaj kısmı, Liberman’ın masalla ilgili kendi yorumudur. Ben bu masaldan nasıl bir ders çıkarmalıyım sorusuna cevaptır bir nevi. Yorumlar geneldir.
Seyir defteri bölümleri kitapta benim ilgimi çeken asıl bölümlerdi diyebilirim. Bu bölümde yazar, okuyucuda kendini sorgulatmayı amaçlıyor. Okuyucuya sorular soruyor ve cevaplamasını istiyor.
Alıştırma kısımlarında ise yazar okuyucudan masalla ilişkili bir şey deneyimlemesini istiyor.
Masalların alıntı kısmında ise bir düşünürün sözüne yer verilmiştir.
Kitaptan beğendiğim bir masalı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sucu ve Çatlak Testi (s-34)
Bir zamanlar geçinmek için yaşadığı kasabaya uzak bir nehirden her gün su taşıyan bir sucu varmış. Su taşımak için omuzlarında dengede tuttuğu sopanın iki ucuna iki toprak testi asıyormuş. Testilerden biri parlak kırmızı renkte, düzgün ve tamamen su geçirmezmiş, diğeri ise eski, rengi solmuş ve biraz çatlakları olan bir testiymiş. Hatta sucu yolda giderken biraz su sızdırıyormuş.
Zaman geçtikçe testinin çatlakları öyle artmış ki sucu kasabaya ulaştığında taşıdığı suyun ancak yarısını getirebiliyormuş. Testi her gün daha fazla su sızdırmaya başlamış.
Testi için bu durum öyle büyük utanç kaynağı haline gelmiş ki sonunda utancını daha fazla gizleyemeyerek sucuya seslenmiş: '' Sahip lütfen beni kır! At beni! Kurtul benden! Bu ıstıraba artık katlanamıyorum. Ben artık suyu tutamıyorum ve benim kusurlarım yüzünden sen her gün iki kat fazla çalışmak zorunda kalıyorsun. Benim yerime işini daha iyi görecek bir testi al. Böylece daha az çalışıp daha çok kazanırsın... Lütfen bu ıstıraba bir son ver artık.''
''Ah'' demiş sucu, '' sen kendin hakkında böyle mi düşünüyorsun? Öyleyse lütfen izin ver de yarın nehirden dönerken sana bir şey göstereyim.''
Ve ertesi gün iki testiyi de doldurup her zaman yaptığı gibi birisini sopanın sağına, çatlak olanı da soluna takan sucu patikanın sağını işaret ederek sormuş: ''Ne görüyorsun, söyle.''
Testi cevaplamış: ''Toz toprak, taşlar görüyorum.''
Bunu duyan sucu yolun sol tarafını göstererek sormuş: ''Peki bu tarafta ne görüyorsun? Testi cevaplamış: ''Ah, bu tarafta çimen, yabani otlar ve çiçekler var.'' ''Evet'' demiş sucu, '' bu güzelliği her gün bu patikanın bu tarafına biraz su damlatarak sen yaptın. Toprağın susuzluğunu giderdin, uyuyan tohumlara can verdin ve açan çiçekleri besledin. Her hafta patikanın bu yanından çiçek toplayıp karıma götürüyorum, bu güzelliğin onun benim hayatıma getirdiği güzelliği anımsattığını bilsin istiyorum. Ve evimden bu yüzden neşe hiç eksik olmuyor. Evet çatlak testi, su taşımak konusunda yeterli olmayabilirsin ama suyunu fark etmeden toprakla paylaşarak üzerinde yaşadığımız yeri besleyip güzelleştiriyorsun.''


Mesaj: Olduğun halinle mükemmelsin.
Hepimiz bir şekilde birer çatlak testiyiz. Mükemmellik ulaşılması mümkün olmayan bir hedef. Eğer bu dünyaya bir katkı sağlayacaksak bunu bir bütün olarak, hem güçlü hem zayıf yönlerimizle yaparız. Kendimize ait özellikleri dışlayarak dünyaya bir yarar sağlayamayız. Artık kendi '' çatlaklarını'' kucaklama, onların seni biricik yapan şeyler olduğunu kabul etme zamanı. Onlarla muhteşem ve tamsın.

Seyir Defteri
Kendini suçladığın bir kişilik özelliğini düşün:
1-   Bu özelliğin seni veya dolaylı olarak içinde bulunduğun toplumu ne şekilde etkiliyor?
2-   Olduğun halinle mükemmel olduğuna inanman için sence ne yapmalısın?

Alıştırma: Kırık Fincan
Güzel bir kırık fincan bulmaya çalış. Büyükannenin evine veya bir ikinci el pazarına bakabilirsin. Dolabın arkalarında unutulmuş, çocukluğundan kalma eski bir fincan da olabilir bu. Bu fincanı kahvaltı fincanın yap. Kusurlarımızın güzelliğini, o fincanı eşsiz yapanın kusuru olduğunu hatırlatması için günün ilk çayını veya kahvesini bu fincanla iç.

Alıntı:  "Bir çatlak var her şeyde, ışık işte böyle girer içeriye."

Leonard Cohen


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder